DİLBER’İN DÜŞÜ

Sabah ayaza kesmiş. Kadın, baba yadigarı ahşap konağın yosun tutmuş merdivenlerinden arnavut kaldırımı dar sokağa indi. Kıvrıla kıvrıla tepeye dek çıkan bu dar yolun iki yanında, kendi evleri gibi zamana meydan okuyabilmiş birkaç eski konak daha vardı. Ama birçokları da yıkılmış, yerine şu karşıki Yenipalas Apartmanı gibi, çok katlı, zevksiz binalar dikilmişti.
Dilber, trençkotunun yakalarını havaya dikip, beyaz beresini kulaklarına kadar indirdi. Yenipalas’ın kapıcısı Ziya Efendi, namahreme göz değdirmem, edasıyla başını yere eğerekten Dilber’e selam verdi: “Günaydın abla!”
“Günaydın Ziya Efendi. Senin hanıma deyiver, en geç öğlen 12’de uğrasın bize, olmaz mı? Annemin ilaçlarını komodinin üstüne koydum. Ama önce, en azından iki kaşık çorba içsin. Aç karnına ilaç aldı mı midesine dokunuyor. Ha bir de, Zekiye’nin haftalığını yemek masasının üzerine bıraktım, hatırlat çıkarken onu da alsın.”
“Sağ olasın abla, derim ben. Senin gözün arkada kalmasın. Komşuyuz şurda, büyükhanım ‘A’ dese duyar koşarız, sen meraklanma.”
Dilber belli belirsiz gülümsedi. Ziya’ya arkasını dönüp sol yanına, konağın alt katında oturan kiracıları yazar Emin’in yarı aralık penceresine kaçamak bir bakış attı ve yokuş aşağı yürümeye başladı. Emin’in ne yazdığını bilen yoktu. Adam kimseyle muhattap olmaz, gerekmedikçe evinden çıkmazdı. Köpeğiyle tek başına yaşıyordu. Sessiz, kendi halinde. Kirayı aksatmadığına göre, biryerlere birşeyler yazıyor olsa gerekti. Dilber, etrafını sarmış onca, çok konuşan, her söze ben diye başlayan, kendine aşık adamdan sonra Emin’in garip suskunluğu ile huzur buluyor ve hatta bu ona çekici geliyordu. Aynı evde oturmalarına karşın adamı o kadar az görüyordu ki, her ay bankaya yatan kira da olmasa, onun gizlice taşınıp gitmiş olduğuna inanabilirdi.
Sekiz koca yıl! Dilber’in annesi tam sekiz yıldır hasta yatıyordu. Geceleri, yandaki odadan inlemeleri duyuluyordu. Babadan kalma bu yaşlı konak gibi, anası da direniyordu zamana. Güçsüz kollarını, bacaklarını dolamış, gevşekçe de olsa sarılıyordu yaşama. Koca yatakta bir damla. Örtülerin altında minik bir tümsek. Silik ve sessiz, nefes alıyor, nefes veriyor. Başlarda bir umuda tutunuyor, yaşayıp gidiyordu Dilber. İyileşecek! Kalkacak ayağa! Yıllar geçtikçe, umutları da eridi gitti, yattığı yerde solan, küçülüp kaybolan annesi gibi.
Sabahları erkenden kalkıp, yüzünü bile yıkamadan annesinin odasına varır, altındaki sürgüyü boşaltır, yıkayıp paklardı yaşlı kadını. Odası hasta kokardı, hastalık kokardı, sarı sarı. Üstüne sindiğini hissederdi Dilber, bu ekşi kokunun, kıyafetlerine, saçına başına, etine kemiğine. Öyle yıkanmakla kurtulunmazdı bu kokudan. Kaynar sular, gül kokulu sabunlar bana mısın demezdi! Genç kadın insanlara yaklaşmaktan çekinir olmuştu artık.
Son senelerde, yorgun argın yattı mı yatağa, ellerini göğsünde birleştirip “Allahım!” diye başladı mı duaya, korkunç istekler geliveriyordu dilinin ucuna. Bir insan hiç “Al canını da ya Rab, o da kurtulsun ben de” diye dua eder miydi, edebilir miydi, hasta annesi için. Dilber ediyordu. Kendinden tiksiniyordu ama, ediyordu işte. Rüyalarında hasta annesi yatakta küçülüp kayboluyor, yandaki odada Dilber, yazar Emin ile kendinden geçiyordu. Ter kokusu, aşk kokusu, hastalık kokusu… Hepsi birbirine karışıyor, Emin ile Dilber’in inlemeleri sokaktan bile duyuluyordu. Dilber’in yüreği vicdan azabıyla sıkışıp kalınca, zavallı kadın elini uzatıyor, geniş omuzlarıyla üstüne abanmış Emin’i güç bela öte yana itip “Bbaaaahh!” diye bir çığlıkla uyanıyordu. Yandaki odadan hasta annesinin inlemeleri duyuluyordu. Ağlamıyordu, ağlayamıyordu! Ağlasa rahatlayacaktı belki, ama Dilber senelerdir ağlamıyordu.
Bazı akşamlar, iş dönüşü garip bir umuda kapılırdı. Kendine itiraf etmekten bile çekindiği pis bir umut. Ya ben işteyken ona birşey olduysa? Ya bıraktıysa tutunmayı hayata? Sonra derin bir vicdan azabı, kendinden iğrenme ve yine o pis kokuyu hissederdi. Sağına soluna bakınırdı, kokuyu alıp ta yüzünü ekşiten, başını ondan öte yana çeviren var mıydı acaba? Ağlamak isterdi, ya da bir tokat vurmak yüzüne. Bağırırdı içinden: “Aptal, kapa çeneni, seni bencil, seni aptal!”
O akşam da yine iş dönüşü otobüste, aynı umudun kırıntılarına rast geldi yüreğinde. Nefesi hızlandı. Garip, kısa bir sevinç yaşadı, bir kaç saniyelik. Sonra ter boşandı koltuk altlarından. Dayanamadı bir durak daha, iniverdi otobüsten. Hızlı adımlarla yol boyu yürüdü eve doğru. Yokuşun başına gelince bir an durakladı. Asırlık çınardan destek aldı, soluklandı ve tırmanmaya başladı, kıvrıla kıvrıla tepeye dek çıkan dar yolu. Köşeyi dönünce bir gürültü, bir kalabalık. Evlerinin önünde duran ambulansın dönüp duran ışıkları. Ağlamalar, vah vahlar. Başı dönüyordu. Kusacak gibi oldu. “Ben öldürdüm onu, benim yüzümden oldu!” dedi. Adımları hızlandı, “Ben öldürdüm onu, benim yüzümden oldu!” Elinden çantasını attı, bağırarak koşmaya başladı, ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, “Ben öldürdüm onu, benim yüzümden oldu”. Saçı başı dağılmıştı. Birisi omuzlarından tuttu. Sarsmaya başladı kadını. Dilber’in gözyaşları sel olmuştu. “Annem, anneciğim, affet beni, affet…” diyor, başka birşey demiyordu. Sonra yanağında ani bir acı ile kendine geldi.
Emin Dilber’i omuzlarından tutmuş, sarsmak fayda etmeyince, basmıştı tokadı. Kadın aniden bağırmayı kesmiş, hortlak görmüş gibi Emin’e dikmişti gözlerini.
“İyi misiniz? Annenizin birşeyi yok. Ziya Efendi.. bir kaza geçirdi. Motorsikletli bir çocuk çarpmış adamcağıza. Hastaneye kaldırıyorlar. Önemli birşey değil. Sanırım bacağı kırılmış. Siz de kendinize gelin lütfen. Böyle anlamadan dinlemeden…”
Dilber öylece kalakaldı. Kaldırıma çöktü ve gülmeye başladı. Sesli sesli, kahkahalarla güldü, güldü. Emin, kadıncağızın bir çeşit şok geçirdiğini düşünmüş olacak ki, evden bir bardak su, bulabilirse kolonya getirmek için yeltendi. Köpeği Kont Dilber’i kokladı uzun uzun. Sonra, kadının kaldırım taşına dayanmış elini yalamaya başladı. Dilber derin bir nefes aldı. Kendisini uzun zamandır bu kadar iyi hissetmemişti. Kont’un kahverengi başını okşadı ve “Teşekkürler,” dedi fısıltıyla, “teşekkürler…”

Bu yazı Hikayeler kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.