15 Ocak Salı

Dün Osman belime tiger-balm benzeri bir yakı sürdü. Kızı uyutmak için biraz çaba sarf ettim, ama baktım uyku gözü yok, kendi haline bıraktım. Saat 21:30 gibi Osman’ın kucağında sızdı…

Dün gece kızın dişlerine dentinox sürdüm, belki o nedenle ağrısı (varsa) azaldı ve nispeten iyi uyudu. Sabaha karşı 4’e kadar sadece 3 saatte bir uyandı, sonra, 5:00, 6:00 ve en son 7:00’de komple uyandı. Ama keyfi çok yerindeydi çok şükür. Ben de iyi uyandım. Belimin sızısı azalmıştı. Yine hassas tabii, ama bu bile çok iyi.

Bu sabah ‘The Sivananda Companion to Yoga’yı okuyorum. Yazarı Swami Vishnu Devananda.

Ben elbette müslümanım. Farklı bir din arayışında da değilim. Bizim dinimizin tam ve yeterince iyi olduğuna inanıyorum. Hele ki tasavvuf ile ilgilenmeye başlasam eminim ki tüm sorularıma cevap bulacağım. Tasavvufun yorumunu kendime yakın buluyorum, çünkü korku değil, sevgi odaklı.

Ama, yoganın fiziksel boyutu ile ilgilenirken doğal olarak insan merak ediyor, bu öğreti nereden doğmuş, nasıl doğmuş vs. Ve o zaman da fiziksel asanaların aslında seni ruhani yolculuğa çıkaran bir araç olduğunu anlıyorsun. İşte o vakit dini bir yolculuk da başlamış oluyor. Hiçbir konuda radikal değilim. Her dinin aynı kapıya çıktığına inanıyorum. Değişik öğretileri okuyup içinden bana uyanları toplamak hoşuma gidiyor.

Şimdi tabi yolun çok başındayım. Bakalım neler bana iyi gelecek, neleri toplayacağım, neleri bırakacağım göreceğiz.

Sizi de haberdar ederim 🙂

PS: Caddebostan Cafe Nero’da oturuyorum. Biraz önce 2 anne geldi buraya, çocuklarıyla, karşıma oturdular. Bir tanesi o kadar yüksek sesle konuşuyordu ki istemeden sohbetlerine kulak misafiri oldum. Kadın diyor ki, “Elbette Türkiye’de de çalışmak istiyorum. Ama buradaki sistem Almanya’daki gibi değil. Orada anne çocuğunu işyerinin kreşine bırakıyor. Kahve molalarında gidip çocuğunu görüyor. Sonra, çocuğunu saat 16:00’da alıp eve gidiyor. Çocuk uyuduktan sonra 2 saat de evden çalışıyor. Bu arada çocuk hasta ise doktor anneye de rapor veriyor ve anne, çocuğu iyileşene kadar ofise gitmiyor, tabii eşşek değilse evden çalışıyor. Bir de yıllık izinler 6 hafta. İki hafta neye yeter ki?”

Oooooh(a)!.. Ne güzelmiş sevgili okur. Bu 6 haftaya bir de bayramı seyranı ekle, vay anam vay… Eee bu imkanlar bize sunulsun biz de memnuniyetle çalışan anne oluruz yani 🙁

Bugünlük bu kadar diyelim. Ben sağlıklı kek yapmak üzere eve yollanıyorum. Sizlere iyi haftalar dilerim.

Mesailer su gibi akıp geçsin, işler yolunda gitsin. Az toplantılı, çok verimli bir hafta olsun. Sevgiler…

Bu yazı Günlük kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

15 Ocak Salı için 2 cevap

  1. Selin der ki:

    Burda (Rusya) dogum izni ucretli 4 ay, bebek 1,5 yasina gelene kadar azalan ucretle izinini devam ettirebiliyorsun, tercih ediyorsan sonra 3. yasina kadar da ucretsiz izin
    anne hamile oldugunu bildirdigi andan itibaren is guvencesinde
    cocuk yanilmiyorsam 12 yasina gelene kadar kapsamli guvence suruyor, ancak kesinlikle ilk 3 yilda isten cikaramiyorsun (suc mahiyetinde sebepler disinda bir sebeple)
    ise donmeyi tercih etmis bir anne bebek 3 yasina gelene kadar kendi calisma saatlerini kendi belirliyor, isveren kabul etmek sorunda (elbet ucretlendirme ona gore); 1 saat calisicam ayda diyebiliyorsun, ve sosyal guvencelerin kesintiye ugramiyor
    daha yazayim mi?

  2. tanuka der ki:

    Kiskandirmak icin mi diyorsun 😉 soguk moguk ama bak simdi Rusya’da yasayasim geldi 🙂

Yoruma kapalı.