27 Ekim 2016 – Güncelleme

Yurt dışına yerleşme girişimlerimizde son durum:

En son nerde kalmıştık? Evet, Brexit olduydu, İngiltere’ye başvurumuzu iptal ettiydik. Sonra İrlanda Dublin’de yerleşik Amazon’dan bir pozisyon için eşimle görüşmek istedilerdi. Görüşmeler esnasında Türkiye’de darbe girişimi olduydu, bizim normal koşullarda 10 iş gününde çıkacak vizemiz 30 işgününde çıktıydı ve o esnada pozisyonu başka bir adaya kaptırdıydık. Ardından Amazon, bir başka pozisyon için Osman’ı Dublin’e davet ettiydi. Biz de, bir taşla iki kuş diyerekten valizi, bavulu toplayarak Dublin’e tatile gittiydik. Görüşmeler çok güzel geçmişti, bir haftaya yanıt gelir dedilerdi lakin iki ay kadar ses seda duymayarak artık ümidi kestiydik. Hatta, bu belirsizliklerden sıkılmış, bundan böyle Türkiye’ye, işimize gücümüze konsantre olacağız, hayırlısı buymuş demek, diyerekten, kızın ilkokulunu bulmuş, ön kaydını yaptırmıştık. Evimizin terasını kapatmak için ustalarla el sıkıştık falan filan derkeeeeen… Ya bu Amazon yine bizi aradı ya. Neymiş, görüşmelerde Osman’dan çok etkilenmişler, sadece bir kaç “issue” varmış o nedenle o pozisyon olmamışmış, ama başka bir pozisyon için yine görüşmek isterlermiş…

Bu kez Osman çok isteksiz. Pozisyonu pek tutmadı. Onu heyecanlandıran birşey değilmiş. E ben de 2014’den bu yana peşimizi bırakmayan bu şirketle sonumuz ne olacak, merak içerisindeyim.

Yani, yine bir ümit ışığı belirdi. Bu akşam telefon görüşmeleri var. Bekleyip göreceğiz. Bununla beraber, Dublin tatili öncesindeki gibi depresif, endişeli, korkak bir ruh halinde değilim. Hani eskisi gibi, yangın var, kaçalım, hissinden uzağım. İlginç bir dinginlik, bir memnuniyet, teslimiyet halindeyim. Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar sebebiyle bir üst seviyeye geçtim sanırım. Boşuna dememişler, Himalayalar’ın tepesindeki mağaralarda ermek kolay, gel İstanbul’da becer, alnından öpeyim. İşte, öpün yani, sanırım becerdim. Durun şimdi tarif ediyorum, ermiş miyim yoksa başka bir psikolojik rahatsızlık içinde miyim, karar verin.

Şimdi efendim, eskiden sabahları gazeteleri okur, sonra endişelere gark olurdum. Artık, okuyorum ama beni hiç etkilemiyor. Tuhaf bir kaygısızlık halindeyim. İngilizce’de güzel bir kelime var, “numbness” Türkçe’si hissizlik oluyor sanırım. İşte öyle bir hal. Sonra sürekli şükrediyorum. Ailemizdeki herkes sağlıklı, yuvamızda mutluyuz, halimiz vaktimiz yerinde falan diye durmadan şükrediyorum. Dışarda olanları okuyup geçiyorum, içselleştirmiyorum. Sanki onlar öyle akıp gidiyor. Hatta belki de hiç olmuyorlar, ya da oluyorlar ama başka bir gezegende, bizden çok uzaklarda. Mesela, eskiden politikacılara çok sinirlenirdim. Atılan saçma, çağ dışı adımlar beni hem üzer, hem sinirlendirirdi. Aa, şu anda hiç etkilenmiyorum. Sanki bu durumlar kalıcı değil, zaten geçip gidecek, değişecek, duygusundayım. Sanki, benim ve bütünün hayrına gelişecek herşey. N’oluyor ya??? Eskiden bir haber okur sonra haftalarca kendime gelemezdim… Şimdi pembe bulutlar içinde mutlu mesut yaşıyorum. Bu ne şimdi?

Çocukların iyileştirici etkisi var, kesin. Ufaklık dillenmeye başladı, çok güldürüyor beni. İnci ne yapsa, bu taklit ediyor. Evde iki yavru ördek var. Çok gülüyorum hallerine. Şimdilerde kendisine birkaç oyun buldu, pek hoş değil ama çok komik. Mesela gelip benim kafama yumruğu indiriyor, ben ağlıyorum, bu sefer elleriyle yüzümü tutup dudaklarıma yapışıyor, öpmeler koklamalar bir aşk yaşıyoruz. Tamam biliyorum, dudaktan öptürmeyeceğim. İki yaşına gelmeden keseceğim, söz 🙂 Bir de emzirirken hart diye ısırmalar başladı. Buna gülemiyorum pek. İtekleyip yolluyorum kendisini, baya ağlıyor ama sonra yine yapıyor. Taktik olarak bu durumlara tepki vermemek ve unutturmak lazımmış, ama kolaysa siz tepki vermeyin, acının boyutunu anlatamam, o kadar diyeyim… Nerdeyse, hedef 2 yıldan vazgeçip emzirmeyi sonlandıracağım, ramak kaldı.

Bu aralar beni heyecanlandıran bir şey var, ondan da söz edeyim. Yakında Cihangir Yoga’da Banu Çadırcı’nın Yoga Terapi eğitimi başlayacak. Kısmetse ona yazılacağım. Mayıs’a kadar devam edecek. Uzun zamandır istediğim, harika bir ödül olacak kendim için 🙂 Mayıs’ta da Kaz Dağları’nda 4 günlük inziva, bu kez Timur ile gideriz diyorum, bir öncekine de İnci’yi götürdüydüm. Ha bir de, beslenme ile ilgili kapsamlı bir sertifika programı buldum, online, eCornwell üniversitesinden. Bakarsınız ona da yazılırım.

Doğruyu söyleyeyim mi, şu aralar evde çocuklarımla olmaktan muazzam keyif alıyorum. Hiç de kurumsal hayatta 9-6 bir işe dönesim yok. Umarım kısmet olur da böyle yoga, beslenme, sağlıklı yaşam üzerine birşeyler yaparak paramı kazanabilirim. Tabi arzum, akşamları çocuklarımı okuldan kendim alabilmek, haftasonları onlarla olabilmek. Çünkü bu küçük insanların her anına şahit olmak istiyorum, bayılıyorum buna.

İşte bizde durumlar böyle. Bakalım hayat bizi nerelere savuracak…

Bu yazı İngiltere Günlüğü kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.