17 Mayıs Cuma – Magic Eight Ball

Hafta biterken…

Geçen hafta kendime verdiğim sözü tuttum. Oldukça zor oldu ama, başardım. Bu hafta tam 4 gün yoga yaptım. Dün bakıcımız işe gelemedi. Bugün de öğle vakti, saat bire kadar yoktu. SGK hastanelerinde genel sağlık kontrolünden (check-up) geçiyor. Epey uzun ve meşakkatli işlermiş bunlar.

Dünkü İngilizce dersimi iptal etmek zorunda kaldım. Yogaya da gidemedim elbette. Bugün ise canım kocacım dedi ki, “Sen sabahtan yogaya git, ben kıza bakarım, sen gelince de işe dönerim.” Ay canım ya, o kadar makbule geçti ki, anlatamam.

Önce bu haftaki yoga deneyimimden söz etmek isterim. Pazartesi ve salı günü Bora Ercan, çarşamba ve cuma günü de Kerem Hamsa’dan ders aldım. İkisi de bana çok iyi geldi. Bora Hoca uzun yıllarını yogaya vermiş birisi. Zaten Hariom da ona ait. Kerem Hoca ise çok genç görünüyor. Dersten sonra biraz sohbet ettik. Sordum, hocalık eğitimini Hindistan’da Sivananda Ashram’ında almış. Sivananda ikinci kez karşıma çıkıyor. İlk Yara’dan duymuştum. Malum, Yara da bana çok iyi gelen bir hoca.

Yoganın bir çok türü var. Hatha, Vinyasa, Ashtanga, Yin, Power, Iyengar, Anusara, Kundalini vs. Daha da çok vardır. Bunlar benim karşıma çıkanlar. Bu türlerin arasında bana en iyi geleni tartışmasız Hatha. Hatha Yoga yapmak istediğime eminim. Ama, anladığım kadarıyla değişik hocaların değişik yoğurt yeme biçimleri var. Ben hangi hocayı izleyeceğim, bunu zaman gösterecek. Yine de Sivananda zihnime kanca attı. Merakımı cezbetti.

“Hindistan’da bir Sivananda Ashram’ında yoga eğitmenlik eğitimi alma ihtimalim nedir Allah’ım?” Eski ben olsa kırk bin plan yapardı, İnci’ydi, Dora’ydı, Koca’ydı, evdi, paraydı, yoldu, hepsine çareler araştırırdı. Oysa şimdiki ben sadece niyeti ortaya koyuyor. Gerisini akışa bırakıyor. Bir de bakmışsınız günün birinde size Hindistan’dan yazıyorum 🙂 hahaha ne hoş olurdu değil mi?

Kerem Hoca son dinlenme pozunda şunun gibi bir şey söyledi: Geçmişimle uğraşmayı bırakıyorum, çünkü geçmişim beni şimdi olmam gereken yere taşıdı. Şu anda tam da olmam gereken yerdeyim. O halde, geleceği planlamayı da bırakıyorum. Çünkü bugünüm de beni gelecekte olmam gereken yer neresiyse oraya taşıyacak.

Size de olur mu? Zihninizi uzun süre meşgul eden soruların cevapları böyle olmadık zamanlarda, olmadık yerlerde çat diye karşınıza çıkar mı? Bana çok olur bu. Muazzam bir şey. Bir süre önce bu blogda, “Kızımın doğumu ile beraber, hayatımda ilk kez andayım, anın tadını çıkarıyorum. Gelecek ile ilgili plan yapmıyorum, endişe beslemiyorum,” demiştim. Lakin, kızımın birinci yaş gününden sonra bir de baktım ki sular dalgalanmaya başlamış. İçimdeki sessiz sakin göl yeniden dalgalı bir denize dönmüş. Kendi kendime, geleceği yeniden bırakmam mümkün mü diye sorarken, hop Kerem Hoca bu sözleri sarf etti.

Dediğim gibi, cevabını aradığım sorulara olmadık yerlerde yanıt gelir. Hatta, itiraf ediyorum, şunu yapmışlığım bile var: Böyle kafama bir şey takılmış, işin içinden çıkamadığım dönemlerde, herhangi bir kitapçıya girip, raflardan herhangi bir kitap seçip, içinde herhangi bir sayfayı açıp okumuşluğum var dostlar. Biraz deli işi ama, EVET, soruma yanıt HER SEFERİNDE oracıkta yazılıydı. Nasıl oluyor, onu sormayın, bilmiyorum. Ama deneyin bakalım size de olacak mı. Bir çeşit Magic Eight Ball gibi. Onu bilir misiniz, siyah bir top, sekiz yüzü var, siz topa bir soru soruyorsunuz, avcunuzda çevirip yüzlerden birinde karşınıza çıkan yanıtı okuyorsunuz. Komik bir şey. Benimki de buna benzer bir durum. Sadece top mop yok, soruyu bodoslama soruyorum, yanıt bir biçimde karşıma çıkıyor.

Hepinize harika bir haftasonu diliyorum.

Sevgiyle kalın…

Bu yazı Günlük kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.