Bu sabah Müge Konuralp’in dersine girdim. Çok keyifli bir dersti. Dersin açılışında ettiği iki kelam çok hoşuma gitti, paylaşmak istedim. Ben öyle iki kelime ile özetleyemeyeceğim ama, kusura bakmayın.
Hint inanışlarına göre bir ‘Dharma’ varmış, bir de ‘Karma’. Dharma, bizim hayata geliş amacımız imiş. Herkes bu dünyaya bir amaç ile gelirmiş. Belli birşeyi/şeyleri deneyimlemek ve öğrenmek için. Kimisi kendi ayakları üzerinde durmayı, kimisi aile olmayı, kimisi çocuk doğurmadan yaşamayı vs. vs.
Hayata geliş amacımızı keşfetmek için kalbimize kulak vermeliymişiz. Ama, günümüz dünyası aklı ve zihni dayattığı için, çoğu insan kalbinin sesini duyamaz haldeymiş. İşte Yoga, bizim yeniden özümüz ile bağlantıya geçmemize yarayan bir araçmış ve bu nedenle çok değerliymiş. Yogadaki asanalar sayesinde kalbimiz açılırmış, biz iç sesimizi duyar hale gelir ve gereksiz işler ile zaman kaybetmek yerine hayallerimizin peşine düşerek Dharma’mız doğrultusunda yaşayabilirmişiz.
Karma’ya gelince, şu andaki tutum ve davranışlarımız bizim Karma’mızı yaratırmış. Yani, gelecekte başımıza gelecekleri, onlardan neler öğrenmemiz gerektiğini, gelecekteki yaşam amacımızı, yani Dharma’yı tetikleyen, şekillendiren şey Karma imiş.
Kısacası, geçmiş amellerimiz bir Karma yaratmış, o doğrultuda da Dharma’mız şekillenmiş. Bir nevi, ‘Ne ekersen onu biçersin,’ mi desek? Kader diye bir şey var ama onu biz yaratıyoruz mu desek?
Umarım yanlış bir söz etmemişimdir. İpin ucunu verdim işte, siz buradan yürüyün 🙂
Sizi bilmem ama ben, hayat amacım nedir diye sık sık düşünmüşümdür. Yoga’nın bu konuda bana kapı aralayacağını öğrenmiş olmak bana çok iyi geldi 🙂
Hepinize, hayat amacınız doğrultusundan keyifle yürüdüğünüz harika bir hafta dilerim.