15 Mart 2014 – İnsanların Sana Nasıl Davranacağını Bizzat Sen Belirliyorsun

İnsanların sana nasıl davranacağını bizzat kendin belirliyorsun.  Birilerinin sana davranışlarından memnun değilsen, önce sen değişmelisin. Alanını korumak üzere harekete geçmelisin. Ondan sonra çevrendekiler de değişiyor. Ya sana karşı tutum ve davranışlarını değiştiriyorlar ya da hayatından çıkıp gidiyorlar. Her iki halde de sonuç senin için daha hayırlı oluyor. Yıpratıcı bir ilişkiyi o şekliyle sürdürmek manasız.

Bunu bizzat yaşayarak öğrendim, öğreniyorum.

Az evvel, yirmi yıllık, çok sevdiğim ve çok değer verdiğim bir arkadaşım ile ipleri kopardık. Acı çekiyor muyum, evet. Bu süreç, neredeyse, eşimden boşanıyormuşçasına etkiledi beni.

Ama, sanırım olması gereken buydu. Çünkü, onu o yapan, onunla özdeşleşmiş ve çok sık tekrarlanan bazı davranışları, beni inanılmaz derecede üzüyor, kırıyor ve gergin hissetmeme neden oluyordu.

Yirmi sene boyunca bu konuda kendisine hiçbir geribildirim vermemekle en büyük hatayı ben yaptım, biliyorum. Sonra bir anda, bir örnek olayın ardından, kendisine mesaj yazarak içimi döktüm, özetle şöyle yazdım: “Bana karşı alaycı, sarkastik, aşağılayıcı tutum ve davranışların var, bu durum beni çok kırıyor, çok geriyor.  İşin kötüsü, bu davranışlarını değiştirmen zor olabilir, çünkü bunlar seni sen yapan, seninle özdeşleşmiş davranışlar.”

Elbette, bunları söylemek için yirmi yıl beklememe, yüz yüze değil de mesaj ile söylemiş olmama bozuldu. “Bu davranışlarını değiştirmen zor olabilir” demiştim, o bunu “sen değişemezsin” olarak algıladı. Aslında haklı, kendimi çok tarttım, evet, aslında değişemeyeceğine inanıyorum. İnsan kendi ile ilgili bazı şeyleri değiştirebiliyor belki ama kendisi ile özdeşleşmiş çok temel şeyleri değiştirmek öyle kolay olmuyor. Sonuç olarak, köprüleri yaktı. Ateşi ben fitilledim, o da körükledi.

Ama benim bunu kabullenmem kolay olmadı. İçimde hala bu ilişkiyi kurtarabileceğimize dair bir inanç vardı. Benim yoğun ısrarlarım sonucu yüz yüze geldik. Bir saat kadar konuştu, içini döktü. Bunu yapması için buluşmak istemiştim zaten. Bu konuşma sırasında yine çok çok kırıcıydı. “O halde neden yirmi yıl bekledin, alttan aldın,” dedi. Güzel soru, birkaç cevabı da var, orada kendisine söylemem için fırsat olmadı ama bir kaçı şöyle:

1- Çatışmadan kaçınan, çatışmayı mümkün olduğunca erteleyen bir yapım olduğu için,

2- Yüz yüze ona böyle bir şey söylediğimde gösterebileceği tepkilerden çekindiğim için,

3- Onu kaybetmek istemediğim için, bu davranışlarına karşın onu çok sevdiğim için, kara kaşı kara gözü için değil, bu sivri diline karşın benim en güvendiğim, kötü günde yanımda olacağını bildiğim, iyi niyetine yüzde yüz emin olduğum, temelde ortak değer yargılarına sahip olduğumuza inandığım bir kişi olduğu için,

ve bunun gibi bir çok sebepten sustum. Ama artık 36 yaşındayım ve ne isteyip ne istemediğimi çok net biliyorum. Baş edebileceğim, alttan alabileceğim davranışlar var, baş edemeyeceğim, alttan alamayacağım davranışlar var. Ve terslenmek, dalga geçilmek, sarkazm baş edemeyeceğim davranışlar arasında. İki kere iki dört.

Neden yirmi yıl sustun, dedi, seni sevdiğim ve kaybetmek istemediğim için derken beni susturdu: “Duygu sömürüsü yapma!”

Bu ne kadar kırıcı, ne kadar kırıcı, işte bu, bir kez daha anlamamı sağladı, o değişemez ve ben artık hayatımda bunu istemiyorum. Masadan kalktım, gittim.

Böylece, 36 yıllık ömrümde ilk kez bir arkadaşımla köprüleri yaktım. Yani, benden hoşlanmadığı için benimle görüşmek istemeyen bir dolu kişi olabilir. Onlardan bi haberim ama ilk kez bir arkadaşımla bu şekilde tartışarak ilişkimi bitirdim. Üstelik, her hangi bir arkadaştan söz etmiyorum. En değer verdiğim, en sevdiğim arkadaşlarımdan birisiydi kendisi.

“Hayatınızda kopmalar, bitişler olabilir,” demişti Zeynep Aksoy, “sen dönüştükçe çevren de değişecek, dönüşecek,” hiç üstüme alınmamıştım o vakit. “Aman, inşallah bende olmaz,” demiştim.   Ama, program bitti ve böyle bir olay yaşadım.

Pişman mıyım, hayır, hiç değilim. Her şey olması gerektiği gibi oldu. Bilakis, mutluyum. Alanıma sahip çıkmak için çok geç bile kaldım.

Bu kadar basit, benimle dalga geçilmesini, bana karşı sarkazm yapılmasını istemiyorum. Hazır cevap olmadığım için anında yüzleyemesem de, mutlaka bunu bana yapanlarla yüzleşeceğim. Ya hayatımdan çıkıp gidecekler, ya da bana bu şekilde davranmaktan vaz geçecekler, bu böyle biline.

Tüm bu olanlar bana şunu söylüyor, üzerinde çalışmam gereken şey şu:

Çatışmadan kaçmamak ve beni kıran, üzen bir davranışa maruz kaldığımda, üslupluca ve vakitlice bunu karşımdakine iletmek! Bu benim için çooooook zorlu bir çalışma. O kadar zor, o kadar zor ki, size anlatamam. Ama, üzerinde çalışmam gereken şey budur!..

 

Bu yazı Günlük kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

15 Mart 2014 – İnsanların Sana Nasıl Davranacağını Bizzat Sen Belirliyorsun için 2 cevap

  1. Pınar Söderlund der ki:

    arkadaşınla ilişkiniz henüz bitmiş değil.. şimdi top onda.. eğer sana değer veriyorsa tekrar bağlantı kurmaya, anlamaya çalışacaktır.

    ama problem konu senin bunca yıl neden sustuğun değil, onun alaycılığı.. ve bunu bugün dile getiriyorsun. geçmişe dair suçlanacak birşey yok. zaten geçmişte alttan alarak bu güne kadar gelmiş ilişkiniz. sen bundan sonrası için talebini söylemişsin.. üzücü ama bazen yeni şeylerin gelmesi için, eskilerin gitmesi gerekiyor..

    başlangıçta kopuşlar acı verici olsa da, dönüşümler başka türlü olmuyor. bundan sonrası biraz ona kalmış. eleştirilerini ciddiye alacak mı, almayacak mı.. herkesle herzaman bütün hayat yolunu yürümek gerekmiyor. içini ferah tut..

  2. tanuka der ki:

    Pınar’cım işin kötüsü, bugün emin oldum, kesinlikle benimle görüşmek isteyeceğini düşünmüyorum. Sağlık olsun, bitmesi gereken bitiyor, hayat böyle

Yoruma kapalı.